28 Ekim 2012 Pazar

Bakalım bence.

Sıkıldım hep aynı şeyleri yaşamaktan.hep karşimdakinde buluyorum suçu.hernekadar içimden zayif bi ses benimde hata payım oldugunu söylesede başkalarini suçlamak hep daha kolay geliyor."ama o bana bunu yaptı başka nasıl davranabilirdimkiler"aklimdan silinmiyor.kafamı yastiga her koydugumda olaylar gözümün önüne geliyor.bazen utanıyorum bazen uzüluyorum ve hiç yapmadigim bişey için pismanlık duyuyorum.ama hiç kendimi suçlamiyorum şu tavrımı degistiriyim bile demiyorum.suçlu olduguma deli gibi inandigim olaylar aklimin ucundan geçmiyor bile.galiba en iyisi beklentisiz yaşamak.bakalım daha mı çok yıpranıcam yoksa daha sakin bi insan mı olucam.bakalım.

bencil.

içimdeki tüm kini kusabilmek isterdim.şuan cidden ona gidip ağzıma geleni söylemek bağırmak çağırmak ağlamak.yapması bu kadar zor olmamalı.bu kadar zor olmamalı sinirlendiğimi üzüldüğümü söylemek neden böyle yaptığını sormak.herkes için böyle.gidebiliyolar.içleri sızlamıyo bile.ben böyleyim diyor ve tamam gerisi yok.senin onu kabullenmeni bekliyor.tüm iyi şeylerini kabullendiğin gibi giderken ki sebeplerinide kabullenmeni bekliyorlar.haklılar aslında.kim kızabilir ki?kim yakalarına yapışıp gitme diyebilir ki?

kendi küçük boşluğu büyük kelime

bulmak zor kendini.ama aramak daha zor.arayışta olmak sürekli bişeyleri tartmak kafandan sürekli kendini eleştirmek yaşadıgın hayata bedene hatta zamana bile ait hissetmemek.içinde yaşadıgın hayat kötü mü gidiyo ozaman dahada berbatlaştır mantıgını kullanmak.şuan boşluktayım.öyle bi boşluk ki boşluk bile yok.tamam saçma oldu ama bende herkes gibi hayatın hengamesine kaptırdım kendimi gülüyorum egleniyorum seviyorum aşık oluyorum öpüyorum ama gerisi?hayat bu kadar mı?bütün amacımız güzel kıyafetler içine sıgmak için hiç sonunu getiremedigimiz diyetlere başlamak güzel giysiler almak için kıçımızı yırtmak arkadaş ortamlarında kabul görme yada en yakışıklı çocukla çıkmak mı?bunların hepsini yaptım diyelim yada yapamadım.sonra?sonra ne oluyo?hayır mutsuz degilim ama ben özlüyorum.hislerimi kaybettim ve özlüyorum onları.dokunmak istiyorum yeniden saf olarak.kaybomak istiyorum birinin hayatında.çok yaklaşırsam aşık olur dur kendimi çekiyim mantıgıyla hareket eden insanlar olsun istemiyorum çevremde.yada beni tamamen hayatına kabul edicek kadar iyi bulmayan.bu iyilik kavramıda tartışılır ya şimdi gerçi.sarılmak istiyorum o olmak istiyorum ayrıca içimdeki biri alaturka biri saçma derecede elit olan iki kadın arasında kalmak istemiyorum onlar sussun istiyorum sadece ben olıyım istiyorum.çok şey istemiyorum sadece iç huzur ve aşk.cidden aşk.yada şöyle diyim karşılıklı aşk.ama o var mı onuda bilmiyorum. adam kadını öper ama neden öptügünü bilmez.kadın adamı öper çünkü adam onu öpüyodur.kadın adamı öpmek istemez tırnaklarını geçirir kendi omzuna.engel olcakmış gibi.sıkar dişlerini.git der sonra.çünkü sevmiyodur adam sevemez gibi geliyodur.öpüyodur adam çünkü?çok mu önemli sevmesi sevmemesi.kadına normal gelmiştir ilk başlarda umursamamış. bir olmanın yek olmanın tek bi adı yok biz buna kardeşlik diyoruz bazen dostluk bazen sevgili.hepsini içinde barındırabilcek birini istiyorum hayatımda. kadın yine umursamadı ve öptü adamı./b>

25 Temmuz 2012 Çarşamba

O'nun annesine..

İyi günler.siz O'nun annesi misiniz?Evet fotoğraflarınızdan tanıdım sizi.ben onun sevgilisiyim hani hukuk okuyan bahsetmişti size.yani en azından bana öyle söyledi.artık oğlunuz hakkında ne doğru ne yalan bi fikrim yok.Size geldim çünkü onun hayatta en çok sevdiği insan kardeşi ve sizsiniz.Abisiyle babasını pek sevmiyor gibi.Yani seviyodur tabiki içten içe ama dilinde degil.sizi dilinden hiç düşürmüyor.oğlunuzu tanıyın istedim.Bide size gelmemin sebebi sizde bi bayansınız hemde evlenmiş boşanmış ve tekrar evlenmiş bi bayan.kırık bi kalbin halinden anlarsınız.eminim.Hayır hayır korkmayın kesinlikle siz nasıl evlat yetiştirmişsiniz olaylarına girmiycem.dedikleri gibi ak koyunun kara kuzusuda olur.ayrıca 20yaşındaki bi erkegin davranışlarından sizin sorumlu olabilceginizi düşünecek kadar saçma bi insan değilim.Oğlunuzu az çok tanıyorsunuzdur ben bide bi kız arkadaşının ağzından dinleyin istedim.bi sigara yakabilirim dimi sizcede mahsuru yoksa?teşekkür ederim.Bikere oğlunuz işine gelince dünyanın en mantıklı insanı gibi davranabiliyor.ayrıca olgun gibide.Ama olgun olduğunu düşünüpte biraz tanıyınca mental olarak tamamen bebekleşen tek insandı hayatıma giren.ağzı laf yapan bi bebek.kendini tanımaması kötü bu manada.söylemeden geçemiycem çok zeki.hep kötü yönlerinden bahsedersem tarafsızlığımı kaybetmiş olurum.jest ve mimiklerini kullanışı oturuşu kalkışı hep yerine göre.yok bişey içmem teşekkür ederim.Ama bencil.paylaşımcı değil.öyleki duygularını bile paylaşmak istemiyor.onun yerine karşısındaki insanı kırıp dökme peşinde.oğlunuzun gece gündüz sırf saçma sapan bi bilgisayar oyununa para saymak için sizin eşinizin yanında çalıştıgını biliyor muydunuz?neyse geçelim bu konuyu ama sanal alemde dönen bu olaylar için bu kadar kendisini heba etmesini anlamış degilim.geçenlerde şerefsizligim kanıtsal ailemden geçmiş dedi.şerefsiz misin sen diye sordugumda yok ya sadece aileme karşı diye bi cevap aldım.yani beni aileden saymasına üzülsem mi gururlansam mı bilemedim açıkcası.kusura bakmayın kahkahama engel olamadım.ayrıca her üç lafından ikisi yalan.yani buluyorum o yalanları tek tek ama yüzünede vuramıyorki insan.ne o öyle çirkef hatunlar gibi.öyle degilmi?siz hayatında 4 erkegi idare eden bi kadınsınız valla helal olsun ne diyim zor iş.neyse ben git gide cesaretimi yitirmeye başladım.bide bu ziyaret sizin için sıkıcı olmuştur eminim.oğlunuza bundan hiç bahsetmeseniz iyi olur ama hani olurda konusu açılırsa ona diyin ki en azından ben onun gibi işime gelince adam işime gelince affedersiniz ama ibne degilim.ona inanmamda salaklığımdan degil sadece benle ilgili durumlar işe gelirde belki adam olur diye düşünmemdendi.beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.hayırlı işler.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Arapsaçı

Hiç bulunmaması gereken beyaz çarşafli ebebeyn yatagi.odanin banyosuda var.bide heryerde kızin siyah saçlari.dôkülmesinler diye kestirmesine ragmen beyaz çarşafın üstünde duruyorlar.1,2,3,4,5,6..sanki bedeninden kopan parçalari anlatmak istercesine kopuk kopuk ve ayrilar..bide soguk beyaz çarşaflar.kızın duşüncesine göre hastaneler ve oteller dişında beyaz çarşaf olmamalı yataklarda.çünkü saç telleri gözükmez renkli,desenli çarşaflarda.saç tellerini görmezse daha az hatirlar kız dökülen hayallerini,geçen yıllari..bide elleri titredigi için hep kül döker çarşaflara.beyaz çarşaflarda üflesede gitmez o kül stres olur kız.giyinmesi lazim,yatagı toplaması lazim ama kızın aklından geçen tek şey saç tellerini nasıl topliycagi.belkide saç telleri degilde hayatini nasil yoluna koyucagi..toplamaya başladi kiz saçlari 1,2,3,4.. Tam 21 tel saç vardi.hayatinin her yılı için bir tane..terli avuçlarında yuvarlayarak birbirine doladı kiz saç tellerini.işte şimdi hayati gibi karmaşik ve içinden çikilmaz olmuştu.saç yumagini tuvalete atıp sifonu çekti.belkide en iyisi düşünmemekti.

GEL

bir sigara yak.içine çek.söndür.onun fotoğraflarına bak.bi sigara daha yak.söndür.hayal kur.yanında olduğunu kulagına değerli olduğunu fısıldadığını düşün.hatta hisset.bi sigara daha yak.bi müzik aç dans et.bi sigara daha yak.sonra gene hayaller.sevmiyor olmadıgı bi anda yaşamayı ama hayal kurmak daha tatlı.sevdiğini düşünmek daha güzel.kalbinin kırılmasını göz ardı edip tekrar kırılcak parçası kalmış gibi düşünmek daha güzel.dans etmek daha güzel o yanındaymış gibi.yorulup cimenlerin üstüne uzanıp sana sarılcakmış gibi.sanki seviyormuş gibi.seviyormuş gibi.öpcekmiş gibi.şimdi gelcekmiş gibi.hiç bırakıp gitmemiş gibi.evet gitti.ama ne fark eder ki.hala benimle.hala benle.hala içimde.o hissetmesede.varken yanımda degil yokkende yanımda degil.ne fark eder ki?aşk iki kişilik mi?benım tek kişilik senfonim mi?ama son notası eksik ve hiç tamamlanmıycak.tamamlanması için 'gel' demesi lazım.

26 Haziran 2012 Salı

Yanlız yalnız

Keşke yanimda olsaydin..hep el ele gezen çiftlerin can yaktığının klişe olduğunu düşünmüştüm ama gerçekten o 'keşke o çift biz olsaydık' duygusu yakıyormuş insanın içini..kimi istediğimide bilmiyorum.bu satırları hayatımdaki hiç kimse için yazmıyorum çünkü fiziksel olarak yanimda olmasini istedigim insanlardan köşe bucak kaçasım var.bu belki onların kişiliklerinden belki benim yaptigim şeylerden dolayı hiç bilmiyorum.bilmekte istemiyorum.benden ölümüne hoslanan insanlarin benle vakit gecirdikten sonra hayatlarinda istemediklerine karar vermeleride benim hatam olsa gerek..ama ben buyum yapabilcek bir şeyim yok..üzgün müyüm? biraz..yalnız mıyım? Evet.çok.hemde.

24 Haziran 2012 Pazar

Koyun kurt

Aşığım,seni seviyorum demeni beklemedim ki.sadece hissettirmeni istedim.ama hissettiremedin.biseyler eksikti yada fazlaydı bilemiyorum.ama bi huzursuzluk vardı bende.kalbimde bi yerim kaşınıyodu ama kaşıyamıyordum.çok iyiydik çok muhteşemdik.dışardan bakılınca öyleydi ama ne sen kalbini açtın bana nede ben zorladım kapılarını.ya da koyuna ot kurda et vermedim kim bilir.ama neler saklidigini merak etmedim.bundan olsa gerek.biraz daha sabretmek istedim ama olmadı.dönmedim unuttu beni.

18 Haziran 2012 Pazartesi

Giyinik çıplak.

Bazen diyorum ki süsliyim kulaklarinı ordan burdan duydugum
Güzel sözlerle. sonra utanıyorum agırlıgindan.böyle şekerli yapış yapış.çıplak kelimelerle gelmek istiyorum sana.sadece ben olarak.kulagına degil kalbine fısıldayım istiyorum benligimi.bazen soyunuyorum sana bazen giyiniyorum zırhlarımı.dolandırıyorum lafları.ama en acısı beni hiç duymamiş olman.büyük ihtimalle duymıycak olman..

16 Haziran 2012 Cumartesi

Bi cümle sen bi cümle ben.

Karsimdaki adamin saskin bakislarindan iceriye dikkat ceken birinin geldigini anladım.gözlerim hemen oraya kaydı ve içeriye giren ince yapılı adamın gözlugunu çıkarmaması dikkatimi çekti.biraz retro tarzi bu adam bana bakti ve yanimma oturdu.gelip masama oturması beni rahatsız etmemişti havadan sudan konuşmaya başladık çok hoş bi gülüşü vardı.garip...sanki yillardir taniSiyor gibiydik.sohbetten keyif almaya başladigimda bakişları birini bekliyor gibi sürekli saatine kaymaya başladı.biraZ cekinerek birini bekleyip beklemedigini sordum,gulumseyerek basini olumlu anlamda salladi.kimi bekledigini çok merak etsemde daha fazla sormaya cesaret edemedim o sirada cebinden bi kagit kalem cikararak hadi bi cümle yaz dedi bana.o an aklima gelen ruhsal tasviri yaptim ben de.bakıp aslında kendini anlatmişsin dedi.belli belirsiz gülümsedim. Hafifce basimi egip baska seyler Karalamaya basladim. Yazi bittiginde kagidi yavasca ona dogru ittim.yazdiklarima begenerek bakti ve simdi baska bisey yapalim dedi.elimden tutup masaya biraz para bıraktı ve kalkti bana gelmiyo musun gibisinden baktı. Basimi iki yana sallayip gulumsedim ve ben onu elinden tutup disari cikardim ve isiklardan kaleicinin dar sokaklarinda yurumeye basladik.nereye gittigimizi bilmiyordum bi ara bekledigin biri vardı diye geveledim ama beni eski restore edilmiş hayallerimdeki gibi bi evin onünde durdurup işte geldik diyince aklımdaki butün soru işaretleri silindi. Eve girip ust kata ciktik ruya gibi bir cati katiydi. Her tarafta mumlar vardi ve pencereden romantik ayni zamanda da kiskirtici guzellige sahip bir manzara gorunuyordu.korkuyor musun diye sordu bana hayir dedim.odanin ucundaki kitaplıktan bir kitap aldı ve sanki kitabı ezbere biliyormuş gibi bir sayfa açtı ve oku diyerek uzattı bana kitabı eliylede bi paragrafı gösterdi.okumaya başladim.hayretten gözlerim kocaman açılmiştı.ayni yerde ayni benim gibi bi kızı tarif ediyordu.son cumleyi okurken tepkilerime gülüp kitabı elimden alıp kulagıma bekledigim sendin deye fısıldadı..

13 Haziran 2012 Çarşamba

Yasanmislik.

Tamamen bi boşluk hali.sanki hiç bi zaman alevlenmiycek kullerle kapli her tarafim.bazi kisiler harladı atesimi ve geçti.bundan sonra bi daha yanmiycak gibi.çok uzak geliyor ruhuma
Dokundugunuz zamanlar.o kipirtiyi hissettigim, seviyorum ve sviliyorum dedigim
Zamanlar.en son biri icin 15 mayista göz yasi doktum.ve sonra gecti gitti her sey.sanki hiç yasanmamis gibi.kolay mi insanlari hayatimdan boyle sokup atmam? Suan kolay ama bi gun bu gömdugum
İnsanlarin acisini çok buyuk yasamaktan korkuyorum.ya katlanamazsam? Ya dolarsa kalbim, tasiyamazsa? Yasanmisliklar..yasanmisliklar..allahtan gamsiz bi kadinim.,ama dedim ya bi gun patlamaktan korkuyorum.,

9 Haziran 2012 Cumartesi

Öpücük

Işıklar,yüksek ses,ter kokusu,sürekli kıpırdayan bedenler,alkol.ve senin yoklugunun yerini dolduran beynime kazidigin duşuncelerin.kimse degerli degil yada herkes fesat düşünür gibi.yüzüne karşi söyleme cesaretini hiç buladim ama insan herkesi kendisi gibi düşünürmuş.belkide o yuzdendir benim her seyi herkesle paylasmam.ya da benim hakkimda ne dusunduklerini umursamadigimdan mi? İyi ya da kötü ben benim.elimden bu kadari geliyor senin istedigin gibi olabilmem icin.bu kadar uzak tutabiliyorum kendimi insanlardan.tamam bu gün kırdım seni.ama dogru olan bu degil mi? Daha ne kadar surdurebiliriz ki bu çürümuş ilişkiyi? Ne kadar avutabilirim kendimi boş cümlelerinle ve daha kaç defa diyebilirim kendime 'bu tekrardan aşık olucagim öpücük olcak'diye.yok bunu kendime yaparim ama sana yapamam.çünku kendimi uzmekte sevindirmekte benim elimde ama seni üzsem bile sevindiremiyorum.hiç bi zaman istedigin kadın olamiycam üzgunum.çünkü sen benim bedenimde hayal ettigin kisilige sahip olan kizi seviyosun.beni degil.ve dört gözle bekliyosun degismemi.senin istedigin gibi davranabilcegimi dusunsemde 'senin için' bi sure sonra bagirmak istiyorum bu ben degilim diye.hayir hayir ben çocuk dogurmak istemiyorum.başka bi erkegin çocugu kadar sevcegi biri olmak istiyorum.yada yemek yapmak istemiyorum.başka bi erkekle yemek yapip mum isiginda yemek istiyorum.ama bu başka erkek hiç bi zaman sen olamazsin.çunku ben senin için 'benligimi' degiştirmeye calisirken sen o saçma sapan kiskançligini azaltmak isteme -sadece isteme-zahmetine bile katlanmiyosun.

5 Haziran 2012 Salı

Zaman.

O gittiginden beri 23saat14dakika33saniye olmuştu.34 35 36.arkasını dönüp 'evlerinden'gittiginden beri.bir damla göz yaşi dökmemiş,tek kelime isyan etmemiş,yüzünde tek bi mimik bile belirmemişti.23saat14dakika40saniyedir.o kapiyi çekip gittiginde tek yaptigi salondaki büyük dijital saatin önündeki koltuga yıkılircasina oturup saate gözünü dikmekti.bu kadar hareketsiz bi bedenin içinde kopan firtinalar disardan bakan birini ürkutürdü kuşkusuz.23saat14dakika54saniye.bu saati bi yurtdişı gezisinden dönerken almişti.hevesle evine getirip en güzel durcagini duşundugu yere asmişti özenle.zaman onun için önemliydi.'o'nada sôylemişti bunu,ilk kez beraber yemek yaparlarken.sonrasinida uzun bi öpücük takip etmişti.ocaktaki sosu unutup taşırmişlardi ama olsun.o dakikalar degerliydi.ne zaman bitecegini bilemezdi insan.sevdiginin.ömrünün.23saat16dakika25saniye.bi ara uyumuşmuydu hatirlamiyordu.tek düşündugu kapının açilma sesini duymaktı.anahtarlarini almadan gittigini bile bile.diş fırçasini,salondaki kitabini almadan gitmişti.kocaman eve onun yoklugunu nasıl sigdiricagini düşündü bi an.kalkıp pencereye gitti.başı döndü.ama tutunmak istemedi biyere.şuan tek ihtiyacı olan şey 'o'ydu.ne yemek ne sigara ne su.sadece onun kokusu.sesi.pervazdan egilip boşlugu sardı kollariyla ayak parmaklarinin ucuna kalkti.karninin altinda pencerenin tahtalarinin sertligini hissediyordu.biraksaydi kendini.saniyelikti.ama her insanin içinde olan yaşama iç gudusuyle bi eli perdeyi yakalamiştı bile.23saat17dakika12saniye.zaman onsuz yavaş mı geçiyordu?yoksa onla mı hizli gećiyordu zaman?geri gelirmiydi kitabini almak için?dişfirçasini?onlar için gelirse biraz üzülurum diye düşündu.o kitaptan daha degerliydi sonuçta.kendisi için gelmesi gerekiyordu.birden kitaba karşı derin bi nefret duydu.kitabi eline alıp sayfalarini koparmaya başladi bi yandan da 23saat17dakika58saniyedir tuttugu göz yaşlarini serbest birakmişti.ya da artık istemsizdi aglaması.artik yirtabilecegi buyuklukte bi kagit parcasi kalmayana dek yirtti her bir sayfayi.23saat18dakika36saniye.dayanamiyordu artik onun yokluguna.onsuz gecen her saniye içini kemiriyordu.kitabi parçalamak nefretini dindirmemişti.en iyisi saatten kurtulmakti.böylece bilmezdi kaç dakikayi onsuz geçirdigini.geri döndugunde hiç zaman geçmemiş gibi sarilip akşama ne yemek yapalim sevgilim diye sorabilirdi.sevebilirdi tekrar onu işten eve gelmiş gibi.saati duvardan sokup pencereden aşagiya firlatti.23saat19dakika01saniye.artık hiçligi saymaya başlayabilirdi..

2 Haziran 2012 Cumartesi

Belirsizlik

Çıplak ve küçücük.hayır hayır savunmasız ve kuçücuk.ruhunu da görebildigini düşündü bi an.ama yok göremezdi daha o kadar soyunmamiştı.zaten ruhuyla ilgilendigini pek düşünmedi.palyaçolar gibi dedi ıçinden.kimse palyaçolarin ruhuyla ilgilenmez.mumların teninde pıraktıgi hafif turuncumsu renge baktı.ve de mumların duvardaki devleşmiş golgelerine.şuan içindeki boşluğun ruhuna bıraktiğı gölgelerde devleşmişti böyle.klişeler.ellerini yıkamak istedi şuan.boynunu.saçlarına sinmiş sigara kokusu midesini bulandırdı.belki ruhundaki ucra köşeleri keşfetmek bulandırmıştı midesini.hayattaki bir şeyin daha, boş ve amaçsız olduğunu görmek.ve hayvani.üstünde bulutlar olan sarı etegi geldi gözünün önüne.sonrada sevdigi ballı sütün kokusunu duydu.kaçıp gitmek istedi ordan.ama kalbinin onu taşiyabilceginden emin degildi.yastigin diger yüzünü çevirdi serin tarafını.uyumak istiyordu.uyumanın da şuan kalkıp burdan gitmek kadar kolay olduğunu biliyordu ama uyumak demek belirsizlikle dolu yeni bir güne daha uyanmak demekti.belirsizlik istemiyordu.şuan ihtiyacı olan tek şey.mumlar.klişe.o böyle hayal etmemişti.saçlari hayalinde kahverengiydi bikere.o bile tutmamiştı.agırlaşan göz kapaklarına direnmeye çalıştı ama hayatta olacak şeylere direnmenin ne manası vardı ki.uyumasada gelicekti ertesi gün.gözünden tek damla yaş düştü.niyeydi şimdi anlamamiştı.aglamazdı o.yanagina inen yaşı yastıga silip burnunu çekti.sonrada palyaço diye mırıldanip gulumsedi kendi ruhuna.belirsizliğe dalmak en iyisiydi bazen.öylemiydi?bilmiyordu ki.adı üstünde belirsizlik.mide bulantısına ragmen uyumak için gözlerini kapattiğinda gün doguyordu zaten.

29 Mayıs 2012 Salı

Modern zaman tüketimi.

İçi gidiyordu onları oyle gorunce.aslinda dişardan hiç öyle biriymiş gibi gorunmesede ikinci plana atilmayi hiç sevmezdi.aslinda sevip sevmedigi şeylerde pek kesin çizgilerle ayrilmiş degildi onun için.ama olsun işte caninı yakiyordu insanlarin 'yakin' olmasi.o da insanlarla yakin olmak icin daha iyi giyinmesi gerektigini daha guzel gülmesi gerektigini daha zeki olmasi gerektigini dusunuyordu çogu zaman.ama bazende diyorduki 'kendim' gibi olmaliyim.ama kimse ona onlarla yakin olmadanda 'var' olabilcegini soylememisti.belkide tek yanlis yaptigi şey buydu.tamamen tüketmek her şeyi en iyi olabilmek adina.en iyi de degildi.o zaman biyerlerde yanliş yapmiyor muydu? İçi gidiyordu daha guzel bi ayakkabı gorunce.soguyordu hemen kendi ayakkabilarindan.en kotusu bunun kendi saçi burnu ayaklari icinde olmasiydi.kafaya koymustu estetik yaptiricakti.parçaliyordu bunlar için kendini.ama ya maneviyat? Belkide varoldugunun bile farkinda olmadigi eksikligini doldurmanin yollarini başka şeylerde ariyordu.seviyordu kendini.ama kendinden daha iyisini görene kadar.aşikti ama ondan daha iyisini bulana kadar.bu hırsı onu içten içe kemiyordu farkinda degildi..

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Kadın

Rahatsız etmek istemiyormuş kimseyi.birilerinin hayatinda fazla yer almaktan çekindiğini söyledi.onlarıda ayni oranda hayatına sokması gerektiğini düşündüğü içinmiş.sevmezmiş kalabalık olmayı.tek kişilikmiş hep aşı,yatagı,yorgani.sevmemiş kimseyi 'memleketten buralara göçtüğünden'beri.bu hengamede kadın başına ayakları üstünde durabilimenin haklı gururunu yaşıyormuş.minnet etmemiş kimseye.her şeyi dişimle tirnagimla kazanarak elde ettim dedi dudaklarinin arasına bi sigara yerleştirirken.sonrada azicik aşim kaygisiz başim diyede ekledi.anlattigina göre ilkokul mezunu bile degilmiş.dövermiş hep babasi bunu.okkalı bi küfür savurmaktanda geri durmadi babasina.sonrada ölmuş bi adamin arkasindan konuşmanin mahçuplugu oturdu yüzüne.sustu.belli ki uzaklara dalmişti.belkide bunlarin hepsini otobus duraginda hiç tanimadigi başka bi kadina anlatmanin iyi mi yoksa kötü mü oldugunu tartiyordu kendi kafasinda.ama o da bi kadındı.duygulu,güçlü,akilli.ve en önemlisi hislerine güvenerek karar veren,sonuç ne olursa olsun yıkılmadan tekrar yeşerebilen bi canlı.lilithin kaderini o da mi yaşamali?tutkusunu,aşkini,baş kaldirmasini saklamali?

27 Mayıs 2012 Pazar

Makyaj..

Tanisaydiniz hayret ederdiniz.garip bi kadindi.sizin olsem yapmam diyebilceginiz seyleri yapip,ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirdi işlerine.bazen ertesi gunu bile beklemesine gerek kalmazdi.bi duş almasi yeterdi.kimin bedenine bi çentik daha attigini onemsemezdi mesela ama onemliydi onun için rujlarinin sayisi.cildindeki gozeneklerinin durumu.severdi yanlizligi ama bilinçalti yanliz birakmazdi onu.işledigi gunahlar pek gelmezdi hatrina.o da herkes gibi çiçeklerini sular,kahvesini icerken kitap okur,makyaj yapardi.ev temizlemeyi sevmezdi sadece.elide pek yatkin degildi zaten.garip çünkü tanidigi herkes becerikli oldugunu sôylerdi.zaten çok titiz bi kadinda sayilmazdi.en pahali elbiselerle kaldirim taslarina oturabilirdi mesela.sigara molasi için.ya da bazen sokakta satilan yiyeceklerden yerdi cani cekince.ama makyaj malzemelerini paylaşmazdi kimseyle.başkasinin teni tiksindirmezdi onu.ama agiz kenarindaki kahverengimsi leke,gozun çevresinde ki bi kirisiklik..herneyse hazetmiyordu boyle seylerden.ojeliydi her daim
Tirnaklari.pek kirilmazlardi zaten,kalbide pek kirilmazdi.yillar once unutmuştu.aşkin yurek carpintilarini yasiyordu ama başka turlu.o da herkes gibi bi kadindi iste.tek farki daha cafcafliydi iç çamasirlari.daha kapaliydi yuregi.tanisaniz hayret ederdiniz.iyi bi insandi aslinda.belkide en masumundan bile daha iyi.gariptir ki o pek ilgilenmiyordu kim
Kötu kim iyi.

25 Mayıs 2012 Cuma

Türk dil kılavuzu

Virgül..kullanmayı sevmem.daha bitmemiş cümlelerde durmak neden ki?düşünmek için zaman vermek aklina?acidigini hissetmesi için soluklanması kalbinin?başlamışim bir kere içinde SEN olan bi cümleye.bitirmeden nefes almak niye? Neden soluklaniyim ki 'sen' le başladiğım bi cümlede?agır mı geliyosun kalbime?bedenime?cümlemi bitirdikten . sonra SENde soluklanmak varken. Gözlerinde.ellerinde.saçlarinda. cümlemi bitirdikten sonra rahat rahat çekmek varken içime kokunu..ama hep bi açık kapı bırakırım sana cümlelerimde.bitmesin konuşcaklarımız sabaha kadar sürsün diye.seni meraklandırmalarım onun için.bunun için 3noktalarla bitirmelerim cümlelerimi...dur durak bilmeden sev beni diye...hani ilk başta duymassin ya acıyı bedeninde?işte aşkimin seni yaktigini artık o kalbinde iki kişi yaşadigini anlama diye..öpucuklerinde ara verme diye sevmiyorum.sanki küçücük bi 'es' versen bitcek bu ruya. istemiyorum.istemiyorum yarım kalmasıni.ama o virgülü kullanicaksın biliyorum.zaten virgüllerde hep yarım nefes alınır.senle ilgili yarım kalmiş şeyleri sevmem ben...kız! bana.sorgula? beni.tutsak( ) et beni.açıkla : bana.konuş " " benimle.ama yarım bırakma beni. Ben senle ilgili yarım kalmiş şeyleri sevmem...

24 Mayıs 2012 Perşembe

Trip.

Belkide sadece elde etmek istedigim şeye karşi duydugum bi istekti içimdeki.yada belki bana arkadaşca bakmani seviyordum.kapi açmani bana.zaten ben hep kendimi degerli hissettirenleri severim.ama sadece bi muddet surcegini bilmiycek kadar kör olmuyor gözlerim.belkide dudaklarinin temasindan çok sözlerinin degmesini sevdim tenime.seni ızlemek öyle guzel ki..dinlendiriyosun insani.unutturuyosun çünkü.kendi düşüncelerinden soyutluyosun.o kadar sahici rol yapiyosun yani.ya da ben kandim sana şeker için aglayan çocuga annesinin kanmasi gibi.sahte oldugunu herkes bilir o aglamalarin.şekerinde bahane oldugunu.asıl olan istedigimi yaptirabiliyor muyum diye bakmak.yormadim seni.ama kendimide yordurmadim.sevdim seni ama sadece sevmem gerektigini hissettigim
İçin.sen çok iyiydin bana karşi ama
Neden iyi olmayasin ki bir şey hissetmiyodun ki kizasin ya da umrunda degildi yaptiklarim..benimde biraz oyleydi hadi gel burda itiraf edelim.iki kere agladim senin icin okadar.hayatimda en azagladigim
Sevgilisin.ama biz senle hiç sevgili olmadik ki.ulasamadim sana.uzaktan bakilinca muhtesemdin ama yanina yaklastikca kotusun dedigini duyar gibi oluyorum..ama ne yaklaştikca guzellesir ki?

10 Mayıs 2012 Perşembe

INSOMNIA

uyku tutmayınca masa lambasını açıp çalışma masasının başına geçti.başını ellerinin arasına almış odasındaki aynada hayal meyal görebildiği silüetine bakıyordu.çok genç gördü kendini o an.yaşadığı şeylerin ruhunda bıraktığı ize göre fazlasıyla genç.yatağa gitti gözleri.bu onsuz geçirmek zorunda olduğu kaçıncı geceydi?bilmiyordu.artık sayamıycağı kadar fazlaydılar.ama ilk günkü yakıcı soğukluğu hala hissediyordu. 'o'na söyliyceği o kadar çok şey vardı ki.daha bir ömür birlikte olucaklarmış gibi hep susmuştu onun yanında.çünkü seslerden çok sessizliği paylaşabiliyorlarsa aşıklardır diye düşünmüştü. 'o'nunla gitmek istediği o kadar çok yer vardı ki.ama hiçbir zaman elinden tutup götürmemişti onu.çünkü onun gözlerine baktığı an bütün mekanlar önemini yitirirdi.'yuvaları'yerine başka bi yerde olmanın ne önemi vardı ki?ellerini tutsun yeterdi..ağlamasını bastırmak için başka şeyler düşünmeye çalıştı.ama mutluluk diye tanımladığı her şey onla olan bi anının kıyısından geçiyordu.atık dayanamıycağını hissetmişti.gidicek ve sarılıcaktı ona.hem belki o da eskisi gibi 'kokulu' öperdi sarılırdı.aceleyle dolabından onun sevdiği şeyler seçip saçını seviceği biçimde topladı.ona en çok yakıştığını düşündüğü rujunu sürmek için aynanın karşısına geçti.makyajını da tamamladığında bi süre kendini izledi aynada.cesarete kırılmış gibiydi.artık gözyaşlarını tutamıycağını anlayıp hıçkırıklarının sesini bastırmak için eliyle ağzını kapadı.gidemezdi onun yanına.o değil miydi yokluğunun neler yapıcağını düşünmeden çekip giden? böyle birini hala sevdiği için kendine kızıyor bi daha kimseyi onun kadar sevemiycegini düşünüp daha çok aglıyordu.aglamamak için kendini sıkmaktan başı agrımış nefes nefese kalmıştı.eliyle göz yaşlarından ıslanmış saçlarını yüzünden çekip masaya tekrar oturdu.onun yokluğunda sakinleşebildiği tek şey yazı yazmaktı.eline bi kalem aldı ve yazmaya başladı'uyku tutmayınca masa lambasını açıp çalışma masasının başına geçti.başını ellerinin arasına almış odasındaki aynada hayal meyal görebildiği silüetine bakıyordu..'

29 Nisan 2012 Pazar

dinginliğin karmaşası

kadın sigarasından son nefesi çekip ağzında bekletti dumanı.nefesiyle karışık sigara dumanını ağır ağır üflerken başka bi sigara daha yakma isteğiyle sevgilisinin göğsüne yaslandı.gözleri bi süre masaya uzattığı ayaklarındaki kıvrımlara tavandaki ağır ağır dönen pervaneye ve üstündeki gömleğin kıvrımlarına takıldı.bu boğucu sıcakta nemli tenlerinin birbirine değdiği ve yarı kapalı gözleriyle birbirlerinden tamamen farklı şeyler düşündükleri anlara en çok 'aşkın tembelliği' isminin yakışcağını düşündü kadın.aşkın tutkusundan sıyrılıp tamamen dinginliğine sığındıkları anlar..sevgilisinin nefesleri tekdüzeleşmişti.uyumuştu belli ki.elleri terlemişti.ellerini üstündeki gömlege silip tam sigara paketini almak için ayaklarını uzattığı sehpaya uzanıcaktı ki hareket edip sevgilisini uyandırmak istemedi.sigara paketine dikti gözlerini sanki yeteri kadar bakarsa hareket ettirebilcekmiş gibi.sonra belli belirsiz gülümsedi bu düşüncesine.kafasını iyice yasladı sevgilisinin göğsüne ve tanıdık 'mutluluk' kokusunu içine çekti.sevgilisinin nefes alış verişlerini dinledi bi süre ve nefesini ona uydurmaya çalıştı..aynı ritm ve aynı anı paylaşmanın aynı duyguları hissettire bilmesini diledi umutsuzca.aynı umutsuzlukla hiçbir zaman aynı hayatı yaşayamıycaklarını bilmesinin boşluğunu hissetti kadın.sevgilisinin uyuduğunu bildiği için iki kelime döküldü dudaklarından.içtenlikle ve bir daha söyliyemiycek olmanın korkusuyla.'sana aşığım'.nefesini tuttu sonra.cevap bekledi bi muddet.pervanenin ugultusu doldu kulaklarına.nefesini bırakti ve artık sevgilisi uyandırmaktan çekinmeyerek masadaki sigara paketine uzandı.

15 Nisan 2012 Pazar

son bi kaç gundur o kadar kötü zamanlar geçirdim ki bi gün 3 saat boyunca agladıgımı biliyorum..ama benim bilerek yaptıgım bisey yok olayların boyle olcagını bi gerilim olcagını sezmistim ama bu gidisata dur dememedim galiba suclu oldugum tek nokta bu bana gore en azından..acık soylemek gerekirsse kendimi ınsanların hayatında fazla yer tutan biri olarak gormuyodum..ama ben yazamıyorum klavyeden.

9 Nisan 2012 Pazartesi

İki yüzlü müyüz?değiliz belki kendimize göre ama insanların çok acımasız kötü çıkarcı olduklarından yakınıp aynı şeyi yapan insanlar gördüm.belkide bu iki yüzlülük değilde bencillik.bizim karşımızdaki insana yaptığımız şeyleri haklı çıkaracak gerekçelerimiz var bunu biliyoruz ama karşımızdaki insan bize kendimizi kötü hissettirecek bişey yaptığında o düşüncesiz iğrenç bi insan olup çıkıyor gözümüzde.ama onunda kendine göre haklı sebepleri olduğunu ya da kendimizde başka bi insanın gözünde bu kadar bencil ve düşüncesizken onu yargılamaya hakkımız olmadığını unutuyoruz yada işimize mi gelmiyor..

8 Nisan 2012 Pazar

Kayıp

kaybetmenin de kazanmak kadar önemli olduğunu söylediler bana belkide elindekilerle yetinmeyi bil felsefesiydi ama seni kaybetmek kazandırmadı hiçbir şey bana çünkü kalmadı elimde avucumda bişeyim. sen giderken kendime saygımı sevgimi dünyaya olan mutluluğumu aldın. hatta yeniden yeşerir mi diye umutla sakladığım aşkımın küllerini çaldın.hayır yok ben son kırıntıları da senin hayatına üflemiştim. sen çalmadın.içimdeki ışığı söndürüp ellerimin çirkinliğiyle baş başa bıraktın beni.
şimdi her şey puslu gri sisli bana. kafam o kadar boş ki sessizlikte kalsam kalbimin atışlarını duyabiliyorum. insanlara uzaktan bakıyorum konuşmalar yapmacık..duygular karışık.ağızlar kalabalık.
ben sana aşık değilim ki senin yoksunluğunu duymam sözlerini gözlerini özlediğimden değil.sen naptın bana biliyo musun? içimdeki çocuğu büyüttün.keşke ona hiç dokunmasaydın.